• Dr. Engin Sağdıç

Telefon

0 532 283 64 74

Çalışanların Performansı ve Verimliliği Nasıl Artar ?

Bugünü Dünün Kurallarıyla Yönetemezsiniz

Nereden ?

1900’lü yılların başında  bilimsel yönetimin babası olarak nitelendirilen Taylor, çalışanların verimsiz ve kalitesiz çalışmalarının işletmelerde yarattığı sorunlara çözümler aramış ve bunun en büyük sorumlusunun yönetim kadroları olduğunu söylemiştir. Eğitimsiz çalışandan işini geliştirmesinin beklenmemesi, yöneticilerin işin nasıl yapılacağının çok iyi planlayıp, bunu çalışanlara en ince ayrıntısına kadar anlatmaları gerektiğini savunmuştur.

Aynı dönemde bilimsel yönetimin bir diğer ismi olan Weber’e  göre  de yönetimin her işlevinde kurallar ve standartlar uygulanmalıdır, kişiler kendilerine düşen görevleri belirli standartlar dahilinde yerine getirmelidir. Yönetim insana bir makine gibi bakmalıdır, yani ortalama insan kaytarmaya meyillidir ve kontrol edilmelidir.

Bu görüş de 1927 yıllarında başlayan “sosyal insan” döneminde geniş çaplı eleştirilere uğramıştır. Bu dönemde Elton Mayo, birlikte çalışan küçük grupların oluşturduğu takım ruhunun verimliliği büyük ölçüde arttırdığını hatta bunun fiziksel çevre koşullarının ve maddi teşviklerin yaratıığı verimlilikten daha güçlü bir unsur olduğu sonucunu çıkartmışlardır.

Bu dönemi izleyen üçüncü aşamada ise , çeşitli bilim adamlarının içinde özellikle McGregor’un teorisinde, insan unsuruna verilen önem ve değer vurgulanmaktadır

Nereye ?

Taylor’un çalışmaları kısa bir süre için de olsa iyi sonuçlar vermişse de, insanı bir makine gibi gören, sadece verilen emirleri yerine getiren standart sürelerde en fazla verim almaya çalışan insanları yaratan bu sistem, daha sonra tatminsizliklere neden olmuş, bu durum verimsiz çalışmanın bir diğer nedenini oluşturmuştur.  Weber’in uygulamaları sonucunda ise ancak bölünen işlerle ve uzmanlaşmayla birlikte yetki ve sorumlulukar tanımlanmış ve herkes kendi işiyle uğraşır hale gelmiştir. Bütün gözden kaçmıştır. Bu yöntemler o günkü şartlara göre iyi sonuç vermiş, fakat zamanla çalışanların işe yabancılaşması ve işe bağlılığın azalması gibi sorunlara neden olmuştur.

Zaman içinde toplumların ihtiyaçları, değer yargıları, organizasyonlardan beklentileri, çalışanların istekleri,  teknoloji, kısaca neredeyse yaşama ilişkin özellikler değişmiştir. Dolayısıyla bugünü dünün kurallarıyla yönetme imkanı kalmamıştır.

Ve Nasıl ?

Çalışanların, dolayısıyla işletmenin verimliliğini arttırmak için işletmenin bir değişim içine girmesi gereklidir.  Değişime uymak isteyen veya uyabilen  işletmelerde doğal olarak  bilgi önem kazanmaya başlayınca, bunun sonucunda bilgiyi kullanacak insan da önem kazanmaktadır. Taylor  ve diğerlerinin ele aldığı o gününün çalışanıyla, bu günün çalışanı arasında çok fark vardır. Bugün Toplam Kalite Felsefesi altında çalışanlar makine gibi değil, akıllarını, yaratıcılıklarını, bilgi ve deneyimini ve kültürlerini kullanan insanlar olarak ortaya çıkmaktadır.  Klasik yönetimin vasıfsız işgücü kaynağından beklenen itaatkar, emirleri kusursuz uygulayan, uzun saatler çalışan işgücü yerine şu özelliklere sahip kişiler aranmaktadır : aklıyla çalışan, düşünen, analiz ve sentez yapabilen, yenilikçi ve yaratıcı, eğitimli, katılımcı ve takım çalışmasına yatkın, kendine güvenen, kendi kendini kontrol edebilen ve sürekli geliştirebilen, çalışkan, işletmeye önerileriyle katkıda bulunan, inisiyatif kullanabilen, bilgi üreten ve bilgisini paylaşan…..

Organizasyonlardaki verimsiz çalışmaların, yapılan hataların, kısacası kalitesiz çalışmanın en başta gelen nedenlerinden biri de Toplam Kalite Yönetimi’nin üzerinde önemle durduğu iç müşteri kavramının olmamasıdır. Eğer bir işletmede “ bir sonraki proses sizin müşterinizdir” düşünce tarzı yoksa böyle bir ortamda kimse, bütün içindeki rolünün öneminin farkında olmaz, hatta bir başka bölümde çalışanlara düşman gözüyle bile bakabilir.  Kısaca Toplam Kalite Yönetimi bölümcülüğü ve bireyselliği  reddeder.

Bütün bunları sağlamanın yolu ise yönetimin: değişimi benimsemesi, insana değer vermesi, “önce kalite” diyebilmesi, eğitime ve öğrenmeye açık olması, müşteriye yönelmesi, veriler ile istatistik yöntemleri kullanması, yapılan işle yetinmeyip  sürekli iyileştirmeyi benimsemesi  ve ekip çalışmalarını desteklemesi gerekmektedir. Kuruluşta hem çalışanların hem de süreçlerin, dolayısıyla operasyonel verimliliğin artması  ancak böyle mümkün olmaktadır.