Önce gıybet: Yıllar içinde çok sayıda genel katılıma açık “Stratejik Plan ve Süreç İlişkisi” çalıştayı gerçekleştirdim. Çalıştay Bilgi Formu’nda katılım koşulu olarak; katılımcıların kuruluşlarında stratejik planları ile süreç yönetim sistemlerin bulunması, çalıştayın daha verimli geçmesi açısından yararlıdır denmesine rağmen bilin bakalım ne olurdu ? Gelen bazı katılımcıların kuruluşunda Stratejik Plan yok, olanların ki ise “bütçe” den hallice. Çoğu kuruluşta ISO 9000 olduğu için Süreç Yönetim Sistemi var gibi, ama benim kuruluşlarda oturtmaya çalıştığım sistemden çok farklı. Oysa ben ne hayal ediyorum ? Herkes çıkartacak yaptığı çalışmaları, bir tartışma ortamı, sorular – yanıtlar, ben de ukalalığın biri bin para… Ama yok, şimdi gelmişler çalıştaya, ne yapacağım? Hazırlıklıyım, gerçek örnekler var elimde, eğitim yapayım bari. Geleneksel, kısa sürede çok fazla bilgi alıp uygulamak isteyen katılımcılar (veya onların yöneticileri). Normal olarak ayrı ayrı 2 günlük “bilinçlendirme eğitimi” olarak verdiğim 2 konunun tamamı 4 saat ? Tahmin edebileceğiniz gibi, Engin yine mutsuz ve Engin bu çalıştayı yapmayı bıraktı…
Neden bunu anlattım (gıybet !). Çoğu kuruluşta “Stratejik Plan”ınız var mı sorusuna aldığım yanıt “evet”tir. Görmek isteyince bazılarından “kafamızda” yanıtını alırım, bazıları ise “Stratejik Plan” diye adlandırdıkları bir şeyleri gösterirler. Genelde kuruluşların önceliği kısa – orta vadeli hedef ve planlar değil, daha çok bugünü, hadi bilemediniz yarını kurtarmak (söz yine meclisten dışarı). Hele krizlere veya alternatif senaryolara hiçbir şekilde hazırlık yok (çok mu sert söyledim ?). Bir kaptana sormuşlar fırtınalı havada ne yapıyorsun diye. Yanıt “yatıyorum” olmuş. Bir kuruluşun dünyanın, ülkenin, pazarın veya sektörün kriz günlerinde neler yapacağına hazırlıklı olması kadar güzel bir şey olamaz. Sonuçta bir savaş sanatı yapılan iş, senaryolara göre planlama ve hazırlık yapma.
Kim Korkar Hain “Süreç”ten yazı dizisinin 8 ve 9. bölümlerinde kısaca anlatmaya çalıştım. Evet, kuruluşlar hem para kazanmalı, hem de yaşamayı devam ettirmeli. Gün geçtikçe artan rekabet (hatta kriz) ortamında kuruluşların sürdürülebilir ve karlı büyümeyi elde etmeleri için; stratejik değişimlere hızla uyum sağlayabilmeleri, müşteriye sundukları ürün ve hizmetlerde farklılaşmaları ve iş süreçlerinin verimliliğini arttırmaları gerekiyor. Bunun için de kurumsal stratejik planlama süreci oluşturulmalı ve bunlar kuruluşun yıllık plan ve bütçesiyle ilişkilendirilmelidir (süreçler ile birlikte). İşte benim yaptığım iş bu….
Şimdi de istek: 29.04.2020 tarihinde yazdığım yazıda şöyle demişim: haydi pandemiyi atlattık. Sonra ne olacak, işler eski haline gelecek mi ? Sanmıyorum. Benim gibi “yöntem, deneyim, kaba tabiriyle akıl veya zaten bilinen şeyleri süslü püslü hale getirip satanlar” herhalde bir süre daha evlerinde oturmak zorunda kalacak. Bana göre bizlere en fazla gereksinim duyulması gereken zaman aslında kriz zamanları. Ama bir şirket patronunun bana söylemiş olduğu gibi, şirketler “önce can sonra canan” diyecekler. Dolayısı ile ya başka bir şeyler yapmak gerek (ki bilmem), ya da bu süreçte en iyi bildiğim şeylerden birini yapmak. Yazacağım…
Yazdım ve yazmaya devam ediyorum, ancak… Başka bir kuruluş için eğitim veriyorsam, başlamadan katılımcılara “benden ne bekliyorsunuz, istiyorsunuz” diye sorarım ve eğitimi ona göre şekillendiririm. Çünkü eğitim sonunda anket uzatılır katılımcıya ve memnun kaldınız mı diye sorulur. Memnuniyet bildiğiniz gibi beklenti ile algılama arasında fark. Dolayısı ile katılımcıların beklentilerini karşılayamazsam, memnuniyetsizlik oluşur ki, hiç sevmem. Şimdi, ben bu ortamda bilgi ve deneyimlerimi yazıp paylaşıyorum. Paydaşlarım (müşteri demiyorum !) sizlersiniz. Peki beklentilerinizi karşılayabiliyor muyum ? Bilmiyorum.
Yazı frekansı az mı, çok mu, içindeki bilgiler yeterli mi yetersiz mi, anlaşılıyor mu, işe yarıyor mu, çok mu karnımdan konuşuyorum, saçmalıyor muyum ? Bu soruları artırabilirim. Ama yanıtları bilmiyorum..
Amaç ne, ben yazıyor ve siz de okuyorsanız bari bir işe yarasın. Beni biraz aydınlatıp yönlendirirseniz sevinirim. Mail adresimi biliyorsunuz. Zor gelirse telefon da iş görür.
Bir de şikayet: saatler boyunca kelimeleri dikkatle seçerek bir yığın bilgiyi 1 sayfada vermeye çalışıyorum, sonuç: bol miktarda görüntülenme var, ancak genele baktığım zaman mesaj, mail veya telefon dışında tık yok. Birkaç beğeni ki, onlar da artık bıktı ve yoruldu herhalde diye düşünüyorum, birkaç yorum o kadar (bu arada resimlerim çok sayıda beğeni ve 9000 görüntüleme aldı, şaşırdım). Bunları beğeni gönderin diye söylemiyorum, böyle bir beklentim yok, tek derdim eğer siz yararlanıyorsanız, başkalarının da yararlanmasını sağlayın, yani örneğin beğeni göndermeyin ama paylaşın (hani demiştim ya bilgi paylaştıkça çoğalır diye). Allahtan Instagram değil de bu ortam (yani reklam, sponsorluk filan yok), rahatım bunları söyleyebiliyorum.